Ölçeklenebilir Kişiselleştirme

Her danışan adayına tek tek yetişemiyorsunuz ama herkese aynı mesajı da atmamanız gerektiğinin de farkındasınız. Peki çözüm nerede?

Yanlış Anlaşılan Sistem Kavramı

Çoğu diyetisyen, otomasyonu “herkese aynı cevabı versin, ben uğraşmayayım” mantığıyla kullanıyor.
Evet, bu hız kazandırıyor ama güven kaybettiriyor. Çünkü danışan adayı, kendisine özel olmayan bir mesajı artık saniyeler içinde fark ediyor.

Üstelik bugün birçok dijital pazarlamacı da diyetisyenlere “otomasyon kur, kurtul” mantığıyla yaklaşıp tek seferlik hizmetler satmaya çalışıyor.
Tek seferlik Manychat veya benzeri bir otomasyon kurup bunu da “sistem” gibi göstermeye çalışıyorlar.

Ama unutmayın: Otomasyon, sistem demek değildir
O sadece bir araçtır. Eğer doğru şekilde eğitilmez ve kişiselleştirme için kullanılmazsa, sizi büyütmez; tam tersine sıradanlaştırır.

Ve gördüğümüz kadarıyla, danışan adaylarının %80’inden fazlası bu durumun —yani otomasyon kullanılarak gönderilen mesajların— farkında. Yani aslında gizlediğini sandığınız şey, en başından güven kaybettirip sizi geriye atıyor.

Otomasyonun yanlış kullanımını konuştuk. Peki doğru kullanım nasıl olmalı?
Bugün sizi önemli bir kavramla tanıştıracağız: ölçeklenebilir kişiselleştirme.

Ölçeklenebilir Kişiselleştirme

Gary Vaynerchuk’un Teşekkür Ekonomisi kitabında öne çıkan bu kavram, kısaca şunu anlatıyor:
Hem insan dokunuşunu koruyarak hem de aynı anda yüzlerce kişiye ulaşabilmek mümkün.

Buradaki asıl mesele şu: Kişiselleştirmeyi kaybetmeyeceğimiz seviyede ölçeklendirmek.
Yani otomasyonu öyle bir noktada kullanmalıyız ki, hız kazanırken aynı zamanda danışan adayı hâlâ kendini özel hissedebilmeli.

Ve bunu yapmak için otomasyonu tamamen reddetmemize gerek yok.
Asıl mesele, otomasyonu kişiselleştirmeyi ölçeklendirecebileceğimiz kadar iyi eğitebilmek.

Gerçek Tablo ⚠️

Burada dürüst olmamız gerekiyor. Bizim gördüğümüz kadarıyla, diyetisyenlerin büyük çoğunluğunda aslında otomasyon kullanmayı gerektirecek kadar yoğun bir mesaj trafiğine henüz sahip değil.

Yani sorun, “otomasyon eksikliği” değil.
Asıl sorun, iletişim sürecinin baştan sağlam temellere oturtulmaması.
Danışan adayına nasıl, ne zaman, hangi dilde cevap verileceği net olmadığı için süreci ilerletmek zor geliyor.
Bu zorluk da otomasyonun tek çare gibi görülmesine yol açıyor.

Fakat işin özü aslında şu: Sağlam bir iletişim süreci kurmadan otomasyona yönelmek, temeli olmayan bir binayı süslemeye çalışmak gibidir.

Peki Sonuç Ne? 🤔

Ölçeklenebilir kişiselleştirme, diyetisyenler için belki de bilmeleri gereken en değerli kavramlardan biri. Çünkü mesele, herkese aynı -şablon- mesajı atmak değil; kişiselleştirmeyi kaybetmeyeceğiniz seviyede iletişimi ölçeklendirmeniz.

Unutmayın, sorun otomasyonunuzun olmaması değil.
Sorun, iletişim sürecini en baştan doğru kurgulamamanız ve zor geldiği için otomasyona sığınmanız.

Oysa önce iletişim sürecini netleştirdiğinde, otomasyon sizin için sihirli bir çözüm değil, işleri kolaylaştıran, süreci hızlandıran bir asistana dönüşür.
Ve bu sayede hem daha sistemli çalışabilir hem de danışan adayına özel hissettiren deneyimler sunabilirsiniz.

Çünkü en sonunda, ne kadar otomasyon kurarsanız kur, karşınızda hâlâ bir insan var.
Ve insan ancak özel hissettiğinde bağ kurar.
İnsanı anlamadığınız sürece de zarar gören tek şey iletişiminiz değil, en nihayetinde kişisel markanız olur.

Reply

or to participate.